Mahir'in gördüğü düştü Gezi İbo'nun sezdiği altın çağ. Deniz'in sehpada son haykırdığı Mazlum'un hücre demirine ateşten bir bayrak gibi astığı. Kuşaklar boyunca bir karanfil tarlası halinde düşen devrimcilerin yenilgide tutsaklıkta ölümde ele -ve bazen söze bile- vermedikleri umuttu.
Pir Sultan'ın çaldığı sazdı Gezi veziriazamın elleriyle boğduğu bir çocuğun Celali babasının elindeki peştar ve Paris Komünü'ne Enternasyonal bir ağıt yakan Pierre De Geyter'in evindeki armonyum. Bir denizdi Gezi Onbeşler'i boğan denize karşı. Siyahın karşısında kızıl Karadeniz'in karşı kıyısında Sovyetler.
Mehmet'i Ethem'e 1 Mayıs'ları 31 Mayıs'a ulayan bağlacın adıdır. Düşenler bunun için düştüler; vaktini yerini adını bilmedikleri bir isyan için.
Gezi belki adını bile bilmediği kardeşlerinin belki adını bile koyamadıkları umudu için ayağa kalkmış halklardır...