Remzi Kazmaz ince belli bardağı elimizden tadını damağımızdan adını dilimizden eksik etmediğimiz çayın hikâyesini tarihsel bir süreç içinde anlatıyor bu kitabında.
Karadeniz kadınının nasırlı ellerinin büyütüp topladığı çayın hikâyesini anlatırken tıpkı hepimizin bildiği o şarkıda ki gibi "Güneşte demlerim senin çayını... Yüreğimden süzer öyle veririm" diyerek acıları sevinçleri katıyor satırlarına. Zamandan mekandan bağımsız nice sohbete eşlik eden tadının nasıl baki kalabildiğini anlatıyor. Lâkin "Son dönemde çayın damak tadı kaçıyor" uyarısıyla birlikte bu anlatının da tadı değişiyor. Bu noktadan itibaren çayın özelleştirilmesindeki kirli oyunları farklı bir yaklaşımla kaleme alan yazar bölgede yaşanan
diğer sıkıntılara dikkat da çekiyor. Buruk bir damak tadında anlatılan hikâyede adı geçen mekanlar-insanlar-yaşananlar bir belgesel-kurmaca niteliğinde olsa da olaylar yakıcı bir şekilde gerçektir.