Asırlardır osmanlı idaresi altında yaşayan Ermeniler ülkenini hemen her tarafına dağılmışlar hiçbir endişe duymadan sulh ve sükûn içinde mallarından ve canlarından emin inançlarında tamamen serbest gayet mesut ve ekonomik açıdan müreffeh bir biçimde yaşamışlardır. Ticaret ve sanatla uğraşan sarraflık ve kuyumculuk yapan Ermeniler osmanlı Devleti'nce özel hizmetlerde ve emniyet gerektirecek işlerde istihdam edilmişlerdir. Darphane ve Baruthane gibi önemli müesseselerin başına geçmişler ve Osmanlı idaresine göstermiş oldukları bağlılık ve sadakatten ötürü "millet-i sâdıka" olarak adlandırılmışlardır.
Yaklaşık on asırlık bu beraber yaşama sanatı 19. yüzyılın son çeyreğinde çeşitli etkenler nedeniyle bozulmaya yüz tutmuş ve genel anlamda bir soruna dönüşme yolunda cidde bir ivme kazanmaya başlamıştır. Nihayet ortaya çıkan anlaşmazlık Osmanlı Devleti'nin son yarım asırlık zaman dilimine damgasını vuran en önemli sorunlardan biri haline gelmiştir. Günümüzde de tartışma konusu olmaya devam eden Ermeni konusu şüphe yok ki 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında İngiltere ile Rusya arasındaki rekabetin yarattığı bir emperyalizm sorunu olarak tezahür etmiştir. Ermeniler bu tarihten sonradır ki Osmanlı Devleti'nin bütün Hıristiyan unsurları gibi bağımsız bir devlet kurma çabasına girmişlerdir...