İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren insanlar birlikte yaşama ihtiyacı duymuşlar ve farklı toplumlar oluşturmuşlardır. Bir toplumun oluşması için o toplumu meydana getiren bireylerin bazı ortak yaşantıları paylaşmaları gerekir. Böylece tarih kültür din dil gibi bazı ortak özellikleri bir kuşaktan diğer bir kuşağa taşırız. Bu özelliklerin aynı toplumu oluşturan bireyler tarafından paylaşılması ise aralarında kurdukları iletişim sonucunda gerçekleşebilir. İletişim aracılığı ile insanlar diğer insanların bilgi duygu ve düşüncelerini öğrenirler ve bunları onlarla paylaşırlar.
İnsanlar; yeryüzüne gelişlerinden itibaren birbirleri ile bilgi alışverişinde bulunabilmek için çok çeşitli yöntemler denemişlerdir. Toplumların uygarlık düzeyleri geliştikçe iletişim araçlarının çeşidi de artmıştır. Günümüzde teknolojik gelişmenin sağladığı imkânlar iletişim araçlarını çok ileri bir düzeye ulaştırmıştır. Kitle iletişim araçlarının birçoğu eğitim amaçlıdır. İletişim toplumsal bir varlık olan insan yaşantısının kaçınılmaz ve önemli bir boyunu oluşturur. Belirli bir sosyal çevre içinde yaşayan insanlar farkında olsun yada olmasın birbirleriyle iletişim içindedirler. İnsanlar karşılaştıkları sorunları çözümlemek için düşünce alış verişinde bulunmak gereksinimi duymaktadır. Bir başka ifade ile iletişim kurarlar. Kişiler arası ve toplumsal sorunların çözümü eğitimin yanı sıra karşılıklı iletişimi gerektirir. Sağlıklı iletişimin geliştirilmediği toplumlarda insanların sorunlarını çözümlemek amacıyla
başlattıkları iletişim çatışmaya dönüşür. Böylece mevcut olan sorun çözümlenemediği gibi sorunlara yenileri de eklenir. Başkaları ile sağlıklı iletişim kurmayan insan yalnız ve iç dünyasındaki gerilimleri ile baş başa yaşamak durumundadır. Bu nedenle çağdaş bir toplum olabilmek ve sorunlara demokratik çözümler getirebilmek için o toplumu oluşturan insanlarda sağlıklı iletişim becerileri geliştirmek zorundayız. Bu da toplumların eğitime verdikleri önemi iletişime de vermeleri ile mümkündür.