Yağmur dindi. Ayağa kalktım istemsizce. Kaçmaktı amacım. O da kalktı. Masanın karşı yakasından bana doğru eğildi. Başımı iki avucunun içine aldı. Önce dudaklarımın kenarından öptü. Sonra sağ elini alnımın ortasına götürdü. O üç çiziği bulup sildi. Çocukluğumun korkuları aktı Sinan'ın parmaklarına. Kuş gibi hafifledim. Yine kalbim ıslandı. Masanın örtüsü duvarlar ışıklar bembeyaz oldu. Gökçe Rasim Amca'ya telefon etti yaşaran gözlerini gizleyerek birazdan geliyorum diye. Sarışın nereye kayboldu?...
Anlıyoruz ki şu an: "Beyaz bir acıdan geçiyoruz. Tüm çekim hallerini yineleyerek insanın."