...Bilmem kaçıncı sigarasına yakıp çevredeki evlere şöyle bir göz gezdiren genç adam: "O zamanlar buraları Ermeni mahalleleriymiş. Şuradaki Behiye Hanım konağı Ermeni bir şifacınınmış. Antep savunmasından sonra burada kalan tek tük Ermeni'den biriymiş Bedros. Tüm ailesini kaybedip geri kalan yakınları da göç edince evinin içine kapanmış adeta. Hastalarının dışında kimseciklere görünmezmiş. Gündüzleri dağ taş gezip bin bir bitki kökü toplayıp geceleri de işliğinde bu karışımlarla meşgul olurmuş sessiz sedasız. Müneccim gibi bir şeymiş adam anlayacağınız."...