Hiç tanımadığı biriyle zifiri karanlık bir odada üstelik gözünde uyku gözlüğüyle sevişmek zorundaydı. Hava iyiden iyiye kararmış duvarları siyaha boyanan odada gözgözü görmüyordu. Üzerindekileri çıkararak yatağa doğru yürüdü çırılçıplaktı... Uyku gözlüğünü taktı ve yatağın üzerine oturdu. Karanlığın koynuna girdiği sırada az sonra yaşayacağı tecrübenin provasını yapıyor gibiydi... Kurbanlık koyun gibi titreyerek merdivenlerden gelen ayak seslerini dinlemeye başladı. Sesler yaklaştıkça kalbi deli gibi çarpıyordu... Kapı açıldığında ise öleceğini sandı; ölümle yaşam arasında gidip geldi... Ama "yaşam" için bu "ölüm"ü tatması gerektiğini de biliyordu...