Ortaya çıkan günlükler muhteşem bir aşkın sırlarını aralıyor.
Genç bir gazeteci olan İpek yoğun bakım hastaları üzerine bir yazı dizisi hazırlamak üzere gazetesi tarafından görevlendirildiğinde hayatında eşine benzerine rastlamadığı büyük bir aşk masalının içinde buluyor kendini. Bir aşk ki gurur ve önyargıların kapanına kıstırılmış bir aşk ki ancak bıçak kemiğe dayandığında kendini işfa etmeye hazırlanıyor. Bir aşk ki ölü gibi yaşamak ve yaşam dolu ölmek arasındaki farkı belirliyor.
Duru bir dil kullanımıyla kaleme alınmış Ve Ötesi size elinizden kolay kolay bırakamayacağınız ve okuduktan sonra etkisinden kolay kolay kurtulamayacağınız bir okuma şöleni vaadediyor.
Ya ölüm... Yaşamın sona erişi miydi denildiği gibi? Öldüğü anda gerçek dünyaya doğacak olamaz mıydı?
Sevgisizliğin yalancılığın onursuzluğun sırta hançer saplamanın zihinlerde fink attığı dünyanın gerçek olduğunu düşünmek delice geldi. "Olamaz" dedi "burası gerçek olamaz."
Derken içindeki fısıltıyı duydu; "Gerçeklik ve yaşam diye bir şey yok." Tüyleri diken diken oldu.
Yoksa hepsi boşlukta süzülen ruhunun enerji zihnindeki bir algı mıydı sadece? Her şeyin ötesinde ve birlikte miydiler? Hem de hiç ayrılmamacasına. Her şey algılarının bir oyunu muydu?
Öyle olmasını diledi... Bilinenin ötesinde onunla birlikte olmayı diledi...