Düşünmemek cinsellikten sonra evrenin insana armağan ettiği belki en keyifli hareket tarzıydı. Toplumların cinsel karantinaya rağmen hayatiyetlerini devam ettirebilmesi büyük bir ihtimalle toplumu oluşturan bireyleşememiş fertlerin beyinlerini nadasa bırakma ve özgür iradelerini onlar adına düşünmeyi meslek edinen birilerine ciro etmelerine borçluydular. Elbette ki sürüdeki koyun dağdaki kurttan çok daha mutlu ve huzurludur.
Zamanla kullanılmayan organların körelmesi yasası gereği beyin körelir ve insan tersine evrimleşerek taş devri formuna döner. Bir toplumu bu hâle getirdikten sonra yönetmesi çok kolaylaşır. İçine maneviyat yüklenmiş mazmunlarla hipnotize edilen sürü ileri gelenler tarafından istenilen istikamete yöneltilebilir. Babalar ağabeyler ağalar paşalar ve kanaat önderleri bin yıllardır hep bu yöntemle toplumları ellerinde tutabilmişlerdir.
Bugüne kadar böyle olmuştu. Bundan sonra da böyle olacaktı. Gücünü Göksel güçle birleştiren bu sürü faşizmine kimse karşı çıkamamıştı. Bundan sonra da çıkamayacaktı. Sanıldığının aksine teknolojinin gelişmesi basın ve medya gibi sözde toplumu bilinçlendiren kurumların ortaya çıkması sürüyü bilinçlendirmek şöyle dursun taş devrinden daha beter hâle getirmişti.
Eskiden kulaktan kulağa ağır ağır yayılan hurafeler artık basın yayın yoluyla yıldırım hızıyla yayılma imkânı bulmuştu. Sözde okuduğu söylenen insanlar sadece kendi hipnotize oldukları görüş ve inançları istikametinde olan gazete ve kitapları okuyorlardı. Dolayısıyla tek fazdan dolduruşa geliyor eskisinden bin beter mongollaşıyor mankurtlaşıyor ve çok daha sağlam bir sürü üyesi oluyorlardı.