1913: başlangıç ile sonun zafer ile melankolinin iç içe geçtiği ve her şeyin sanata dönüştüğü bir tarih. Hiçbir şeyin bir daha eskisi gibi olmayacağı bir dönüm noktası. Eşi benzeri olmayan muazzam bir yıl. Felice'nin aşkıyla çılgına dönen ve daha bir kez öpüşmemişken darağacına onunla beraber yürümenin hayalini kuran Kafka; kayıp zamanın izinde sürüklenen Proust; asi öğrencisi Jung'la bozuşan Freud; Trieste'de aynı gün cappuccino içen Kafka Joyce ve Musil; Rodin'le tartışan ve nezle olup mızmızlanan Rilke...
"Bütün merakım her zaman çöküştü galiba ilerlemeye ilgi duymaktan beni alıkoyan da bu" diyen Thomas Mann gibi istisnasız herkesin çöküşten bahsettiği yine de kimsenin avangard yaşamların bir gecede yok olup yerini kan ve baruta bırakacağına ihtimal vermediği hareketli bir yıl 1913. Oysa bilinen dünya sona doğru yaklaşırken çöküş gerçekten de yakındır. Çok değil bir yıl sonra takvimler 1914'ü gösterdiğinde çöküşü çoktan ilan edilen dünya yine de sapasağlam yerinde dururken çalacaktır Büyük Savaş'ın boruları.
1913: Fırtınadan Önce'de Florian Illies Birinci Dünya Savaşı'nın arifesinde geri dönüşü olmayan felaketlere gebe bir geçiş döneminin portresini ustalıkla çiziyor.1913: Fırtınadan Önce uzun 19. yüzyılın ardından savaşların ve aşırılıkların çağı olarak tarihe damgasını vuracak kısa 20. yüzyılın ilk büyük krizinin eşiğinde sanata edebiyata ve kültüre dair gösterişli bir kitap.