Üçgenin en dibinde düşüncelerine zincir vuran ülkenin uysal çocuklarıydı onlar. Yokuşu çıkamayan mahallelerinde unutulmuşluğun sembolü olarak demirleyeceklerdi zaman sarmalının en derinlerine.Son nefesinde özgürlüğe uçurulacaktı kafes bülbülü. Belki kendi mahpusluğunu habersiz yaşayan bir gardiyanın iki dudağının arasındaydı anlık mutluluk yâr ya da çocuk özlemi belki de ölüm.
ağaç
debdebeli kalabalıklarda yaşar
yalnızlığı
son güz aylarında katmerleşir hüzün
ilk değildir sararan yapraklarla ayrılığı
kararsız rüzgârlarla oynaşır
her gün
uğultular denizinde kaybolur bazen
haykırır kimselere duyuramaz sesini
bir vuslat akşamında durur zaman
gururludur verirken
son nefesini
yalnızdır
onurludur ağaç
özgürlüğün abidesidir ölü bedeni