"(...) Türkiye'de çözümü gereken birinci ve acil çelişki: Kürt millet gerçeğidir. Bu çelişkiyi göremiyen dolayısıyla da ırkçı-faşist elitlerin müsaade ettiği problematikler dahilinde çalışanlar -halktan yana ve demokratik sloganlar kullansalar bile- yanılgı içerisindedirler. "Kürt Tehlikesi!" telkininin yarattığı kabus ve Kürt millet gerçeğinin içerisine gizlendirildiği "tabu" yıkılmadıkça ister İslami değerlerin ve isterse sosyalist bir kaftanın içerisinde karşımıza çıksın gerçek anlamda ve uzun vadede Türkiye halklarının demokratik iktidarı -biçimsel seçim oyunlarının yarattığı nisbi ve geçici bazı avantajlara rağmen- asla gerçekleşemez.
Türkiye'de politik iktidarı (açık ya da kapalı cuntalar halinde) günümüze kadar elinde tutmuş bulunan elitlerin Kürt millet gerçeği konusundaki bu ırkçı-turancı tutum maalesef Türkiye'nin tüm fikir ve düşünce hayatını da felce uğratmıştır.
(...) bir nebze halk sevgisi taşıyan ve ırkçı-turancı şartlandırılmanın dar çemberini kırabilmiş tüm Türkiyelilerin en baş ve en acil görevleri arasında şu temel prensip yer almalıdır: Kürt halkı demokratik milli haklarını serbestçe kullanmalı (...)
Politik ve diplomatik savaşın sonucu ne olursa olsun; morali düzgün politik şuuru bilenmiş milli bütünleşmelerini tamamlamış (...) Kürt halkı geleceğin çok daha mutlu şerefli ve özgür günlerle dolu olacağından emindir."
Dr. Sait Kırmızıtoprak