Vaktin zamanın birinde bir adam tam işte bu yolda yürümeye başlamış. Evi de şurada bir yerdeymiş. Adam yürümüş yürümüş ormanda görülecek işleri varmış. Ne işi varmış da bütün günü bu koca ağaçların arasında geçirmiş de havanın karardığının farkına varamamış dersen onu ben bilemem. Neticede adamın işi varmış; herif akşama kadar çalışmış. Hava iyice zifiri olunca da fenerimi yakayım da evime döneyim demiş. Dönmüş de. Ama dönünce ne görmüş? Ev başka bir evmiş. Yani ev aynı evmiş de anlayacağın kapıyı tanımadığı biri açmış.
"Hep denir: 'Doğayı çok severim!..' Tanımadan doğayı uzaktan sevmek olası mı? Doğa 'kimdir'? Doğa 'sever' mi? 'Öç' alır mı? 'Başına buyruk' mudur? Bir 'avcı' kimliğine bürünür mü doğa? Sonra ormanlar sonra yağmurlar... Ürpererek okudum Köpekler İçin Gece Müziği'ni. Her sözcüğü özenle seçilmiş dili anlatımı yalın duru; gerilimi yüksek; her an gerçekliğe dönüşebilecek bir kara masal!"
Selim İleri