Elinizdeki kitap dindarların farklı zamanlarda farklı toplumsallıklarda vermiş oldukları mücadeleler arasında en önemli köşe taşlarından birini oluşturmuş olan Said Nursî'nin öğretisine eğiliyor. Tüm cumhuriyet tarihi boyunca 28 Şubat sürecine gelinceye kadar resmî tarih anlatısında milliyetçi-laik medyada "şeriatçı gerici" olarak nitelendirilen İslâmî hareketin bir bileşeni olarak Said Nursî ve Nur hareketinin neden sürekli bir tehdit unsuru olarak görüldüğünü anlamak için de bu inceleme sağlam bir kılavuz sunuyor.
Ali Bedir'in önümüze koyduğu Said Nursî okuması "sonsuz şimdi"ye hapsolmuş modern insan için İslâm'ın içinden "sorgulama" imkânlarını gündelik hayatın sonsuz direniş ve alternatif üretebilme potansiyelini sunuyor. Bu sorgulama imkânlarıyla her insanın ve gündelik hayatın her veçhesinin altında güç ilişkilerinin örtmüş olduğu daha zengin manalar keşfedilebilecektir. Bu sayede "olağan" ve sıradan görülen her kişi olay ya da eylemin altında "olağanüstü" bir hikâye bulunabilecektir.
Ferhat Kentel