"İşte Gardiyan Muzo'nun cevabıyla bana uzattığı bu yanan gazete kağıdı hayatımın hernoktasına ışık tutacak bir enerji kaynağı olmuştu sanki. Ben hücrede özgür gardiyan dışarıda esirdi. O daşırda korkudan titrerken ben içerde zafer kazanmış mağrur orduların askeri gibi bir ileri bir geri yürüyordum. Meşale gibi tuttuğum gazete kağıdı yanarak ateşi elime dayanmıştı. Bir hamlede hücre kapısından dışarıya fırlattım kalan parçayı.
Artık özgürdüm. Esaret bedende değil ruhta yaşanırdı. Dışarıda dolaşan milyonlarca esiri düşündüm. Kimi akşam sofrasına koyacağı bir rakı şişesinin kimi bir çift yeşil gözün kimi ise bir arabanın. Maddeye esir olmuş ruh mahkumları için yandı yüreğim. Acıdım... Onlar için duyduğum endişe bütün duygularımı bastırdı. Çıkış yolu bulunmayan bir esaret halkası kuşatmıştı insanoğlunu. Özgür esirler... Kafamda kıvılcım gibi çakan kavramlar mana itibarı ile yine allak bullak olmuştu.