Ülkesinin uzağı "Şilîya"...
Gever yine tansiyonu yükselmiş bir şehirdi. Üstüne serpiş serpiş yağmur düşüyordu. Ama roman soluksuz bir aşkın takvim yapraklarını döke döke sürüyordu. Devlet tutanaklarına geçen isimlerin öldürüleceği işkence edileceği günlerde geçer bu aşkın vakti.
Birbirinden uzak yaşamlar birbirine yakın ölümlerden beterdi. Bazen ülkenin kokusunu anımsar bazen bir dağ yamacını bazen bir kara aksanlı sohbeti bazen kaçak çayını... Nereye dönerseniz bakarsanız yürürseniz bir özlem olur... Aşk sürgünde kilometrelerce ötede en çok ölüme benzer. Ve gelir Kırklar Dağı'na; matemin ana yurdunda yürek yakar. "Şilîya" ne toprağa sığar ne güneşe ne aya ne gökkuşağına... Onun ebedi ikametgâhı yürektir. Dolanır dilden dile efsane olur.