Bir akşamınızı zamanın en büyük uyuşturucusu ve boş vakit geçirme araçlarından biri olan televizyon yerine bu kitaba ayırın ve belki bir daha hiçbir yerde okuyamayacağınız pazarlama ve yönetim taktikleri yanında tarihte ayağımıza pranga vuramayanların şimdi beyinlerimize o prangaları nasıl vurmaya çalıştıklarını ve bu amaçlarına ne kadar yaklaştıklarını okuyun.
Dünyayı ülkeler mi yoksa büyük şirketler mi yönetiyor?
Rakip gözüken dev şirketler gerçekten rakip midir yoksa gizli ortak mıdır?
Gerçekten özgür bir ülke miyiz yoksa bağımsız bir sömürü müyüz?
İlm-i siyaset nedir? Sadece politikacılara mı lazımdır?
Aristo'nun yüzyıllar önce İskender'e verdiği bölmeden yönetme planı bizim içinde uygulanıyor mu?
Arınmış zihinle şirket yönetimi başarının anahtarı olabilir mi?
Bir işletmeyi rakipsiz kılmaya sebep olmak için hayalet rakipler nasıl kullanılır?
Bütün tüketicilere karşı uygulanacak bir standart mennuniyet programı var mıdır?
Müşteriniz olmayanları memnun etmeye çalışmak neden önemli?
İltimazsız yönetim ne sağlar?
Dünyanın bütün ülkelerinde devletin önde gelen üniversitelerinin eğitim dili kendi anadilleridir. Bizde ise önde gelen üniversitelerin tamamına yakınında eğitim dili ana dilimiz değil sebebini hiç düşündünüz mü? Çin'de Fransa'da Rusya'da Japonya'da Almanya'da önde gelen devlet üniversitelerinde eğitim dilinin İngilizce olmaması ilginç değil mi? Bırakın bu gelişmiş ülkeleri dünyanın hiçbir ülkesinde bizdeki gibi bir İngilizce temelli eğitim olmayınca insan "Dünyadaki tek zeki devlet biz miyiz?" diye düşünüyor;
Ya tam tersi ise...
Böl parçala yönet devri kapandı. Artık parçala ama bölme birbirine düşür; ama bir sınır içinde yaşamaya zorla dönemi başladı. Takım taraftarlığı bile bir ülkede bölen olarak kullanılabiliyor ise gerisini siz düşünün artık.
Kupkuru hakikati görmek görünen önemli yanlışların görünmeyen yanlarını öğrenmek için Toplum Mühendisi değerli bir eser.