Karadeniz Soğuk Savaş sonrası dönemde daha öncesinde olmadığı kadar revaçta. Zira Karadeniz'in hem tarihinde yaşadığı çok sayıda ilk var bu dönemde hem de yeni uluslararası sistem içerisinde özel bir yeri var. Türkiye'de de Soğuk Savaş sonrasında Karadeniz'e gittikçe artan bir ilgi var. Ancak bu ilginin niteliği derinliği gerekçesi ortaya çıkardığı sonuçlar tartışmalı. Bu ilgi gerçek bir tecessüs dürtüsünün mü yoksa Uluslararası İlişkiler'de zaman zaman rastlanıldığı gibi "moda" bir konuyla ilgilenmenin sonucu mu pek belli değil. Her ne kadar Türkiye'nin Karadeniz'e ilgisi Karadeniz'in dalgaları gibi üstündeki takalar gibi bir inip bir çıksa da her daim söz konusu. Nasıl olursa olsun Karadeniz Türkiye'nin ilgi alanında yer alıyor.Bu çalışma bir meraktan kaynaklanmıştır. Söz konusu merak Türkiye'nin dış politikasında Karadeniz'in yerinin ne olduğunu daha doğrusu Türkiye'nin Karadeniz politikasını anlamaktır. Ancak bu çalışmada politika genel olarak anlaşıldığı biçimde bir devletin ya da hükümetin bir konuda sahip olduğu genel tutumdan çok daha geniş olarak bir ülkenin ve toplumun tümünün sahip olduğu "genel bakış" ele alınmıştır. Bu doğal olarak resmi olan ve resmi olmayan birçok bakışı içermektedir. Bilimsel çalışmaların doğasında olduğu üzere bu çalışma sırasında da çeşitli zorluklarla karşılaşılmıştır. Sosyal bilimlerdeki çalışmaların diğer bilim alanlarındaki çalışmalara göre daha zor olduğu ise bilinen bir gerçektir. Zira sosyal bilimlerde işin içinde insan vardır. İnsanın olduğu yerde de hiçbir şeye şaşırmamak gerekir; çünkü insanın olduğu yerde her şey mümkündür.