Hayata dair bakışının özeti; hayatın ellerinden tutmak sıkıca kavramak ne gerekiyorsa nasıl gerekiyorsa öyle yaşamaktı. İçeriğini böyle doldurup yaşanmadığında kızardın. İçlenirdin bazen hüzünler süzülürdü satırlarından. İlle de yaşamak her şeye rağmen direnmek derdin. En son bir vasiyet gibi yaşamak üzerine dizelerin konuşmuştu: İçli bir ezgi gibi yaşamak istiyorum/ her söylenişte güzelleşen/ Şarap tadında sevilmek/ en iyi bağ bozumlarının ürünü.
Ve kavgada olmak isterdin sevdalanır gibi... "Ey hayat/ Şiirli sözler gibi/ yaşamak istiyorum kavgayı/ Bahar girmeyen öfkemin seherine/ Dağların sesi dökülüyor/ Geçtiğim sokaklarda./ Barikat barikat tutuşuyor..."
Yaşamak ve direnmek üstüne o ünlü dizelerin ya da: "Kelepçem bırakmasın gülüm ne çıkar?/ Bu yürek seninle bin zeybek oynar"
Ve bir gün; iradene sokakta olma isteğine rağmen gitmek zorunda kaldın. Yaşamın ellerinden bıraktı... O zaman doğanın çağrısı mıydı artık uymalıyım mı dedin; tam anlaşılmadı ama yanıbaşındakilere "Artık ne gerekiyorsa olsun' dediğin an direnmeyle özdeş kıldığın yaşamın ellerini bıraktın.
Çok yoğun çok dolu yaşadın; evet ama daha yaşayacak çok şey bıraktın ardında.