Arap dünyasında 2011'de başlayan halk hareketleriyle birlikte Orta Doğu Türkiye açısından oldukça riskli bir değişim sürecine girmiştir. Arap devletlerindeki ayaklanmalar bölgede demokratik sistemlere değil istikrarsızlığın hâkim olduğu etnik ve mezhepsel ayrışmanın belirginleştiği bir döneme yol açmıştır. Bu dönemde İran'ın nükleer programı kapsamındaki gelişmeler ABD sonrası Irak'taki istikrarsızlık ve Suriye iç savaşı Türkiye'nin güneydoğusu boyunca uzanan bir kriz coğrafyası meydana getirmiştir.
Krizlerle birlikte bölgedeki kazanımlarını yitiren Türkiye'nin etki alanı daralırken; Irak'ta işgal sonrası dengeler ve Suriye'de Batılı ülkelerin kararsız tutumu nedeniyle İran bölgesel güç olarak öne çıkmıştır. Bölgedeki Şii unsurlar üzerindeki etkisini artıran İran Türkiye'nin güneyinde Doğu Akdeniz'e kadar uzanan bir nüfuz hattına sahip olmuştur. 2. Körfez Savaşı ve Suriye krizi ayrıca Orta Doğu'da İran'la Batılı devletlerin ve İsrail'in menfaatlerinin örtüştüğü bir konjonktür hazırlamış başta ABD olmak üzere Batılı devletlerin Tahran'la diplomatik ilişkilerin yeniden tesisine sıcak baktığı bir süreç başlamıştır.