..Gel hele sen şöyle bi'dakka!
Beni gazete bodrumuna çağırıp soktular zemin kat arka odaya.. Toplandı hasımlar başıma.. geç vakit.. "ne ayaksın oğlum sen? sihirbaz medyum musun? vahiy mi geliyor sana!" diyorlar.. yok abi ne alakası var.. diyorum ben tıfıl.. sesim titrek..
tırsıyorum da.. "peki bu kadar "cuk" etme be kardeşim!" abi içimden gediği gibi.. peki n'apayım.. diyorum..
kem-küm.. gık fık.. sustum o günden sonra..
Baktım gerçekten fazla oluyorum.. yürürken yoldaki taşa.. Balkonda düşecek saksıya dikkat etmem gerek.. şu demekti:
"Ulan Allahın garibi.. sünepe herif.. yaşıtların iş bulamaz.. ara işlerde düz makinacı overlokçu ancak olurken.. büyük bir gazetenin kadrosuna oturmuşsun..hayal gibi parayla.. kulak kaşıyarak parlak bir gelecek önünde.. işte yürü git yoluna! fazla başka alanlara sarkıp.. olmadık alanlara burnunu.. çomaklar sokma çarkına!"
off.. off..
"Bu mis kokan bakımlı dekolteli kotlarından kalçaları pörtleyen fıstık gibi stajyer kızlar için ben neyim ki.. hiiiç.. gazeteye yeni geldikleri için beni bizleri pek tanımıyor zaten.. meşhur vitrinlik muhabirlerin olduğu yerde neyim ben? silik bir tipim..
zaten özenmem giyim kuşama.. tıfılım dikkat çekmem.. gazete de herkese gülümseyen bu kız.. beni görünce tenezzül edip bakmıyor bile yüzüme.."