Zaman ilerledikçe hava sakinleşeceğine deniz gökyüzü bulutlar her şey birbirine giriyordu. Fırtınanın savurduğu sular dört bir yanda kamçı gibi şaklıyordu. Gemi kudurmuş dalgaların sırtında bir inen bir kalkan küçük bir sandal gibiydi. Boz bulanık dalgalar birbiri ardınca kabararak köpürerek geliyor geminin iskele bordasında patlayıp gemiyi içine alıyor birkaç dakikalığına da olsa köprüstünü karanlıkta bırakarak sancak taraftan denize dökülüyordu. Bir kısmı da hışımla yayılıyordu güverteye.
Sonbaharda sararmış yapraklar ve karanlık yağmurlar yıllar öncesindeki ölümün yaşamla kesiştiği Aydınlı Koyu'na götürür beni. İşini kaybetme korkusunun ölüm korkusunun önüne geçtiği her türlü güvenlikten yoksun çalışmaya razı insanların bulunduğu yerlere.
İş bulmuşlardı ya! Olsun koşullar düzelirdi nasılsa.