Onun dünyası soluk soluğa bir aşkın peşinde koşmakla geçmişti.
Sahte bir sevgiliyle gerçek bir aşk fırtınası kasıp kavurmuştu bütün ruhunu.
Çocukluk aşkı gençlik aşkı ve tüm hayatı... Hepsi tek kişiye bağlıydı;
Tufan!
Peki kimdi Tufan?
Bir seri katil mi? Bir şizofren mi? Bir psikopat mı?
Yoksa bir sahtekâr mı?
Belki de onu gerçekten seven masum bir âşıktı sadece.
Peki o zaman bütün o kaçışlar kovalamacalar aldatmalar yalanlar esrarengizlikler neyin nesiydi? Her geçen gün yaşadığı başka bir olayla şok olmaktan yorulmuştu artık. Kafası karmakarışıktı. Anlayamıyordu.
Hatırladığı tek şey bir gün bütün bu düğümü çözeceğine yemin ettiğiydi.
Emin olduğu tek şey de ne olursa olsun bu adamı ölürcesine sevdiğii...
Aşk hiçbir romanda bu denli yakıcı bir ölüm çemberi içinde kıvranmamıştı.