Adaylık sürecinin kesintiye uğradığı ve Avrupa Birliği'ne duyulan güvenin en düşük seviyelerine indiği bir dönemde Türkiye tarafından imzalanan Avrupa Birliği Geri Kabul Anlaşması bir dış politika karar bilmecesi olarak karşımızda durmaktadır. Çalışmanın çıkış noktasını Geri Kabul Anlaşması hakkındaki müzakerelerde Türkiye'nin tutum ve pozisyonunu fayda-maliyet hesaplamalarının yanı sıra hangi 'rasyonel olmayan' öğelerin nasıl etkilediğine dair merak oluşturmaktadır. Bu çalışmayla Avrupa Birliği - Türkiye ilişkilerinde son dönemdeki önemli gelişmelerden biri olan Türkiye'nin Schengen vizesi muafiyet sözü karşılığında AB göç politikalarına uyum sağlama kararını bir dış politika tercihi olarak anlayabilmek amaçlanmaktadır. Kitabın temel argümanlarından biri Türkiye'nin bu alandaki karar-alma sürecinde iç siyasi dinamiklerin ve özellikle kamuoyundaki algıların çok önemli bir rol oynadığıdır.