Yıllarca ülkemizde kukla oynatır gibi oyunlar oynandı. Hatta oyun içinde oyunlar oynandı. Fakat oyunun yazarları halkın içinden çıkmış senaristler değildi ve ipler hep başkasının elindeydi. Oyunlar ise halkı uyutmak birbirine düşürmek üzere kurgulanmıştı.
Bu oyunda kaybeden sürekli bu ülkenin insanları oldu kazananlar ise oyun kurucular oldu. Ve fakat bir gün çifte su verilmiş çelik iradeli bu halkın içinden çıkmış bir adam "ben bu oyunu bozarım" deyip ipleri başkalarının elinde olan oyun kurucuların üzerine yürümeye başladı.
Büyük şair Nazım Hikmet'in dediği gibi;
yürümeyenleri
arkanda boş sokaklar gibi bırakarak
havaları boydan boya yarıp ikiye
bir mavzer gözü gibi
karanlığın gözüne bakarak
dost omuzbaşlarını
omuzlarının yanında duyup
kelleni orta yere
yüreğini yumruklarının içine koyup
yolunda pusuya yattıklarını
arkadan çelme attıklarını
bilerek yürüyor...
Yürü yolun açık olsun..