Varoluşun temeli "Öteki-ile" olmaktır. Kendimizi Öteki sayesinde biliriz; değerlerimiz hep Öteki'yle ilişki üzerinden belirir. Kendilik psikolojisinin tabanına Ayna evresini koyan çağdaş psikiyatri bir büyük metafor olarak da düşünür Ayna'yı; bir yaşam boyu Öteki'nde yansırız ve kendimizi sürekli sınayarak ilerlediğimiz bir Ayna olarak bakarız başkalarına. Öyleyse kiotoportre de buna dahildir her "Portre" okuması ve çözümlemesi insanın kendi içine doğru bir yolculuk yapmasıdır cesaret gerektirir ; zaman ve mekâna dair bütün yer alışlarımız sosyalliklerimiz ve etik değerlerimiz bu yol alış içinden biçimlenir. Kendi tekil varlığımızı çoğaltan çok odaklı bir evren tasarımının olanağıdır Öteki'nin yüzü. Her hayat başka hayatların içinden geçerek anlam kazanır zenginleşir ve arınır.
Nedim İnce son derece duyarlı kalemini bu kez Portre yazımında kullanıyor.
Hayatının kesiştiği başka hayatlar yakın çevresi ailesi bu yazım çabasını besliyor: Oradan okura dolanan bir çember oluşuyor; kendimize ait eksiklikler fazlalıklar ihmaller ve kusurlar bu portrelerle kendini duyuruyor. Bir bağışlamasızAyna'da dimdik yüzümüze bakan bir kendilik dili oluşuyor; içerden ve dışardan seslerle örülü bir ahlaki duvar beliriyor ve sert sorular: Peki ben? Niçin?
Edebiyat da bundan başka nedir ki! Nedim İnce'nin hayatımıza yığdığı yüzler hayatlar hikâyeler dolayında kendimize varabilir miyiz? Dilerim öyle olur olacaktır.
Celâl Soycan