Eskilerde kaldı medeniyet tasavvurumuzu yansıtan şehirler... Önce... Daha huzurlu daha sakin daha insânî ve daha güvenliydik. Kul hakkı hizmet tevazu merhamet iyilik sevgi saygı komşuluk mahalle kültürü yardımlaşma olabildiğince az alıp çok verme gibi değerleri konuşmaya gerek duymaz yaşardık... Sonra... Bizim olmayan bir medeniyet tasavvuruna özenip onun zihniyetine ait yapılar inşa ettik... AVM'ler... Şehirleri canavarlaştıran... Gökdelen(cik)ler... Bir servet gösterisi sunan... Apartmanlar... Komşuluğu öldüren... Vahşi mekânlar... Ve... İçimizdeki değerlerin yerini de kapitalizmin bize "çağın ihtiyaçları" olarak sunduğu cicili-bicili oyuncaklar nefsânî-bireysel tüketim hırs daha iyi bir hayat ümidi ve daha çok para kazanma arzusu aldı... Halbuki İslam Medeniyeti'nin değerler sistemi bütün insanlık için tek ümit kaynağı! O zaman düşünmemiz lazım: "Yaradan bize bir kapı açıp yol gösterdi de biz farkında mı değiliz?"Ve bize "Haydi bakalım! Şimdi inancınızla ve kapitalizmin size sunduğu biçimlerle çözüme ulaşın." mı diyor?