"Ben her şeyi yazdım. Seni beni akıttıklarımızı kandırdıklarımızı utandıklarımızı... Ben her şeyi yazdım. Yolumdan yürüyerek değil koşarak peşime düşen sevdanı da... Gözlerini kapatarak sevişen bir adam tanıdım. Onunla gözleriyle sevişen bir kadın tanıdım. Ve aynı rüyâyı aynı uykuda paylaşan iki kişi tanıdım... Sen ve Ben... Sen ve ben aynı yastıkta ölebilirdik öyle demiştik. Hatırladım..." Ne zaman ki aşk kapıya dayandı hesap sormaya başladı. Konuşacak hali kalmadığını anladı. Aldı başını düştü yollara. Şehirleri dolaştı. Belki kalbine bir şahit aradı belki de suç ortağı. Ama daha da yalnızlaştı... Kâh trende kâh vapurda kâh bir kafede. Hep bir şarkı vardı dilinde nihâvend. Kulaklarında çınlıyordu sesler. Sözler duyuyordu seslerden. Durmuyor cümleler kuruyordu. "Susturun şu çalgıları ona bir yalan söyleyeceğim..." diyordu. Anıları bir türlü unutamıyordu... Terk edilmişti vazgeçememişti. Ölesiye özlemişti söyleyememişti. İçinden bir çığlık attı. Çığlık dağıldı paramparça oldu. Onlarca cümleden geriye tek bir söz kaldı o da son sözü oldu "Bir Daha Yüzümü Görmeyeceksin"!