Hayatımıza sorgusuz sualsiz girdi özel televizyonlar... Ve sayısız kanaldan sayısız ünlülerimiz oldu. Kimilerini bağrımıza bastık kimilerini zapladık. Kimdi bunlar?
Bir Elif öteki Gürsu... Televizyon habercisi ve yaşamı kana kana içen bir kadınla devlet televizyonundan özel televizyona transfer olup haber programcılığına damgasını vuran ünlü bir adam...
Ayakta kalmak için kıran kırana verilen reyting savaşlarında birbirleriyle savaşmayı göze alamadılar...
İçten paylaşımcı özverili sımsıcak dostluklar... Kavrayan sarsan gelgitlerle dolu bir aşk...
Özel yaşamları yoktur belki ama... Haberciler de yaşar... Herkes gibi... Diğerlerinden de önce...
Onlar paralel yollarda hiç karşılaşmasalar da parmak uçlarıyla dokundular hep birbirlerine:
"Parmak uçlarımızda hep yalnızlığın tuzlu tadı... Yalnızlıklarımız usulca dokunduğunda bir garip 'biz' olurdu bizden başkasnın anlayamadığı... Kulağımda fısıltılar soluğundan yakın... Dudakların hep uzakta. Gözlerin hep gözümde... Kim engel olabilir bakışların buluşmasına? Biz beynimizle yüreğimizin orta yerinde mantıkla duygunun itiştiği yerde biliyorsun; en çok birbirimizden bile çok sevişmekten de öte sevmeyi sevdik. Ve seninle sonsuzluğu seçtik..."