"Yarım uykuların iç çekişiyim. Geceye açılmış bir öfke üzgün bir gölgeyim. Baştan ayağa özlem dağınık bir taslak derli toplu tutkuyum. Kış kaldırımlarında kasımpatılar durgun bulutlar soğuk. Saçlarım daha kara. Bende birikenleri nasıl anlatsam sana? Sonraki salı iyiyiz diye bağıracağız oysa birbirimize ellerimizi ayıran camın ardından. Uzak tedirgin yabancı. Susup kalmayalım diye iyiyim biz iyiyiz diye bağıracağız: İstediğin bir şey var mı? Yün çorap dergi kazak yastık kılıfı?" İnci Aral Uykusuzlar'da hızlı toplumsal savrulmalardan bireylerin payına düşenleri anlatıyor. Sevinçleri düşleri umutları budanan insanlar hüzünle ve sağır bekleyişler içinde yaşama tutunmaya çalışıyorlar. Hayatın gündemine yalnızlık kaygı korku ve kaçınılmaz biçimde uykusuzluklar hâkim olurken kimi içindeki aşkı sıcak tutmaya çabalıyor kimi gecelerini her şeye rağmen gelecek düşleriyle dolduruyor. İnci Aral her zamanki akıcı şiirsel anlatımı ve toplumsalla bireyseli iç içe kavrayan yazarlığıyla bitmemiş bir baskı döneminin ürkütülmüş ezilmiş insanının ruh ve beden acılarına eğiliyor.