Fotoğraf 1839'da doğduğu andan itibaren hem modernitenin bir parçası oldu hem de onu simgeledi. Bu yeni teknoloji sağladığı kaydetme ve sergileme imkânları ve taşıdığı kesinlik ve gerçeklik iddialarıyla modern dünyanın hareketliliğine sıkı sıkıya kenetlendi. Osmanlı İmparatorluğu da fotoğrafı büyük bir heyecanla kucakladı. Fotoğrafın etkisi ve anlamı Tanzimat hareketinin modernleşme ve Batılılaşma atılımıyla örtüşerek birleşti. Fotoğraf yirminci yüzyıl başında Osmanlı topraklarında günlük yaşamın basının ve devlet aygıtının olağan bir parçası haline geldi. Bu kitap Osmanlı İmparatorluğu bağlamında fotoğrafla modernite arasındaki yakın ilişkinin en çarpıcı yönlerini ele alıyor. İçerdiği malzemenin önemli bir kısmı padişahın imparatorluğunu Batılı kitlelere tanıtmak amacıyla ısmarladığı fotoğraflarda ve albümlerde olduğu gibi modernitenin fotoğraf aracılığıyla sergilenmesine dairdir. Modernite fotoğraf sanatının bir parçası haline gelmiş onu sıradan alışılmış bir uygulama haline getirmiştir. Resimli basınla aile fertlerine veya isimsiz koleksiyonculara yollanan kartpostallarla arkadaş ve tanıdıklara verilen portrelerle çalışanların veya mahkûmların resimleriyle fotoğraf kamusal ve özel hayatın bütün alanlarını işgal etmeye başlamıştır. Bugün içinde yaşadığımız görsel dünya yaklaşık 150 yıl önce doğdu. Camera Ottomana yakın geçmişteki dönüştürücü güce sahip en etkili teknolojik icatlardan biri olan fotoğrafın yerel boyutunun eleştirel bir değerlendirmesi olduğu kadar ona duyulan ilgi ve saygının ifadesidir.