Ekososyalizm düşüncesi dünyanın farklı bölgelerinde son otuz yılda gelişen bir kolektif teoriler ve pratikler bütününü ifade ediyor. Ekososyalist düşünceye göre kapitalizmin para/kâr/üretim hırsıyla (metabolizmasını) paramparça ettiği doğaya sahip çıkmakta ısrarlı olan herkes Karadenizli ya da Brezilyalı köylü ... dünyanın herhangi bir şehrindeki aktivist bu pratikler bütününün bir parçası. Kısaca dünyevî-ekolojik parçalanmaya karşı harekete geçmiş olan herkes ya da kendi yaşadığı çevreyi korumak-savunmak adına harekete geçmiş olan herkes Ekososyalist pratikler bütününün parçasıdır. Ama aynı zamanda "...ekososyalizm üretkenlik yanlısı cüruflarından arındırılmış bir Marksizmin kazanımlarını kendi kazanımları haline getiren ekolojik bir eylem ve düşünce akımıdır." Çevreye yönelik kapitalist saldırıların katlanarak arttığı ve ekolojik dengenin giderek bozulmasının yarattığı büyük bir tehditle karşı karşıyayız. Tehdit insan türünün bile dünya üzerindeki geleceğini tehlikeye sokan bir felâket-senaryosunu tanımlıyor. Radikal değişimleri gerekli kılan bir medeniyet krizi ile karşı karşıya bulunuyoruz. Gezegen tehdit altındadır. Peki bu tehlikeye karşı nasıl hareket etmeli nereden başlanmalı? Ekososyalist "radikal" alternatif ekolojik kurtuluşa nereden başlanması gerektiğine ilişkin yerel ve genel örgütlenme modelleri öneriyor. Ekososyalizm "ekoloji için" konuşmayı değil harekete geçmiş olmayı ifade ediyor.