Berna Uslu Kaya'nın ikinci romanı Mim. Süveyda'da içsel doğuşun ya da varoluşsal bütünlüğün imgelerinin peşine düşmüştü; aşk ve varlık algısını metinler ve türler arası bir düzlemde yeniden ve kendine özgü bir dille kurmuştu. Mim'de de benzer imlerin peşinde diyebiliriz. Fakat bu kez kurgu efsaneden modern hayata uzanan daha geniş bir uzamda kuruluyor. Mim'de mitik ve mistik bir tonlamayı da içeren ama lirik ve bilgisel atıfları baskın olan bir dille karşılaşıyorsunuz. Belki bu yüzden romanı okurken en çok zamana sarılıp gelen aşkı duyuyorsunuz.
Prof. Dr. Mehmet Narlı
"Aşk. Tenin ateş hali... Ruhun cehennemi... Yaşanacak hiçbir sonda cennetin vaad edilmeme biçimi... Şeytanın aşıkta gördüğü alevi kıskanma nöbeti... Ölünün diri; dirinin ölü hali... Görenin kör; körün görme eşiği... Göğü delen ahların semanın bir ucunu delip geçme şekli... Aşk! Aşığa sesini haram eden dilsiz kelamın helalliği... Aşk! Kitabın ilk hecesi kutsalı bin yıldır koruyan bekçisi... Ah! Aşk... O peygamber yaşı! Yani aktığı çöllerde bereketin tacı..."