Hakim neoklasik ve neoliberal ekonomi ekolleri bize kıtlığın insan doğasının kaçınılmaz bir ürünü olduğunu söylüyor. Buna karşın Costas Panayotakis ise kıtlığın kapitalist sistemin ekonomik ve sosyal süreçlerinin bir sonucu olduğunu savunuyor.
Sermayenin birikimi mantığının önemi üzerinde durarak kapitalizmin kıt kaynakları ve üretim potansiyelini rasyonel bir şekilde kullanmasının mümkün olmadığını belirtiyor. Bunun yerine kapitalizmin gerekli olmayan acılar doğurduğu grotesk eşitsizlikler ürettiği tatminden uzak zehirleyici bir tüketim kültürü ve derinleşen çevresel bir kriz doğurduğunu vurguluyor.
Costas ekonomik demokrasinin temel ilkesi olarak her bireyin ekonomik sistem üzerine eşit söz hakkına sahip olmasının kıtlık ve ekolojik krizin kesin çözümü olduğunu savunuyor.
"Üretim araçları üzerindeki bireyselleştirilmiş mülkiyet ve bunun getirdiği bütün sömürü ve saldırganlık sürdürülemez hatta yok oluşumuzun tarifidir. Dolayısıyla iktisadi demokrasi ya kolektif mülkiyet ve karşılıklılığa dayanan bir toplum demektir; ya da hiçbir anlamı yoktur. Önemli olan bir şeyin ismi değil o şeyin neyi içerdiğidir. İster 'ortaklık'; ister 'kooperatif ulus' 'ekososyalizm' isterseniz 'iktisadi demokrasi' deyin. Ancak şunu unutmayın: Eski dünya ölüyor işte size doğmayı bekleyen yeni dünya düzeni."
Joel Kovel