Bir ülkede eğitim ve öğretim sisteminin etkinliğini ve varlığını o ülke nüfusunun okullaşma oranının yüksekliği ve okuma-yazmadaki düzeyiyle değerlendirmek kanımızca yanlış sayılmaz. Okuma-yazma öğretimi ile üretimi artırmak insan yaşamı için önemli bir unsur olan sağlıkla bağlantılı kılmak; okuma-yazmayı elverdiği ölçülerde toplumun özlemlerine yanıt verecek biçimde somut eylem program üretken projelerle birleştirmek ve "işlevsel" hale getirmek kaçınılmazdır.
Eğitim özgür ve eşitlikçi bir toplumsal yapıyı yaratmayı ve gerçek bir demokrasiyi gerçekleştirmeyi hedef almalıdır. Bugün eğitim ve öğretim sistemimiz korkunç bir düzensizlik içinde olup bir "kimlik krizi"yle baş başa kalmıştır. Bu durum ülkemizde nitelikli kaliteli ve devrimci öğretmen yetiştirmede; anaokulu eğitimiyle ilk ve ortaöğretimde teknik ve mesleki eğitimde ve yükseköğretimde de kendini göstermektedir.