İki vadiye varana kadar daha bir saatlik yol vardı. Biraz gözümü dinlendireyim diye düşündü ama yazacakları onu rahat bırakmıyordu. Gözlerini kapatır kapatmaz iç dünyamda satırlar kendi kendine yerleşmeye başlıyor ve düzene giriyordu.
Babacığım ben şimdi yolcuyum ve sana geliyorum. Geldiğimde seni sapa sağlam görmek istiyorum. Seni çok yakında göreceğim ama yanına gelene kadar sabredemiyorum işte. Ben gelmeden bu mektubun sana ulaşacağını düşünüyorum."
Ben böyle değildim bir türlü yerimde duramıyorum. Önceleri sürekli seni düşündüğüm için böyle olduğumu düşündüm fakat sonraları bunun tek sebebinin bu olmadığı başka nedenlerinin de olabileceğini düşündüm. Bunun adını bir türlü koyamıyorum. Bir bakımdan oğluna mektup götürdüğü için az da olsa endişeli birini andırırken diğer açıdan ise içini kaplayan adını tarif edemediği huzurdan dolayı mutlu birine benziyordum. Bununla belki de sana bir şeyler anlatırım gayretindeyim...
Hissedebiliyorum.
Eşmaka'nın minibüsünde sana doğru gelirken bu yaşa gelmiş bir insan olarak daha yeni yolcu olduğumun farkına varabildim. Oysaki doğduğum ilk günden beri bu dünyanın yolcuymuşum ve zavallı annenin yanına seyahat edeceğim güne kadar da öyle kalacağım. Ben arabada oturan köylüler dünya üzerinde yaşayan insanlar ve sen hepimiz yolcularız babacığım. Ama sen ve senin gibi gençlerin yolculukları uzun sürer İnşallah. Ben ve diğer babaların yolluğu artık bitmek üzere oğlum. Şimdiye kadar bunu neden düşünemediğimi ve kavrayamadığımı bir türlü anlayamıyorum. Bu tarz şeyleri insanın anlayabilmesi için başına bir şey gelmesi gerekiyorsa benim başım dertlerden hiç kurtulmadı ki!