Sıcak yaz güneşinin İzmir'i sarıp sarmaladığı bir haziran sabahı Haydar duvar örerken alt katlardan yukarıya doğru dalgalanarak yükselen bir ses duydu. Çok güzel anlamlı bir şeylerden söyleyen coşkulu bir ses. Sevdiği marşlardandı bu giderek yaklaşan. Sert kararlı coşkulu ses onbinlerce insana hitab ediyordu sanki.
Hey devrimci hey devrimci
Savaş vakti yaklaştı
Al silahı çık dağlara
Emperyalizme karşı
Haydar başını arkaya döndürüp ayaküstü doğruldu. Sırtında tuğla semeri sonuna kadar yüklü vaziyette hem marş söyleyip hem de ağır ağır basamakları tırmanan birini gördü. Sakalları uzamış kıllı ki ikolu semerin saplarını kavramıştı. ..