Gitmeler gidebilmeler; kalmalar kalabilmeler...
Önce şehirler bitiyor.
Sonra kasabalar.
Sonra hiç köy görmemeye başlıyoruz.
Bir noktada şoför diyor ki: "Buradan sonra benzinlik yok
bizi ana kampa götürüp geri döndürecek yakıtımız olduğundan emin olmalıyım."
"Hiçliğin ortasında" deyimine yakışır paslı bir benzinlikte mola veriyoruz. Arabadan inip içinde bulunduğum anı hissediyorum.
İyi ki buradayım. İyileşiyorum.
Kahramanımız Esra okumuş yazmış başarılı bir işkadınıdır. Sevgilisi ayrılmak istediğini söylediğinde perişan olur ama yapacak pek de bir şey yoktur. Kırılan kalbini tamir etmek için uzaklara ta Afrika'ya gider. Gana'da onu bekleyen üçüncü dünya ülkesi hayatıdır... Kovadan yapılan banyolar yağmurda durulanmalar... Çerler çöpler ama ne zevkli seyahatler!.. Esra'nın yolu kendini iyileştirmek için savrulduğu Afrika'dan gerçek aşkın peşinde Hindistan'a uzanır... Sonrası mı?.. Onu da söylemeyelim sürprizi kaçmasın.