14 Asırdan beri yası tutulan "hassas" bir Orta Doğu trajedisi
Kenan Akın "Orta Doğu'nun Kara Kutusu"ndan sonra şimdi de "Kerbela Ey Kerbela" eseriyle bölgemizde çekilen acıların duyulan elem ve korkunun trajedisini sergiliyor.
Bir bakıma "Orta Doğu'nun Kara Kutusu" sırrını çözerek bütün gizemiyle "Kerbela Ey Kerbela"da ortaya çıkıyor.
14 Asırdan beri acısını unutturmayan bir Orta Doğu trajedisi olan "Kerbela" faciası mezhep kavgalarının ne denli "derin" izler bıraktığını ve tahribat yaptığını tarihe mal ediyor.
Belki de "Mezhep kavgaları" insanoğlunun dolayısıyla ülkelerin en korktuğu en çekindiği faciaların başında geliyor.
Öte yandan bir "Kerbelâ faciası" asırlardır unutulmuyor.
Emevi baskısı Şii şiddeti halen zaman zaman yaşanıyor.
Denilebilir ki ülkeleri temelinden sarsan ve çok uzun bir süreci kapsayan "Mezhep kavgaları" çoğu vakit sınırları da taşıyor.
Ne yazık ki; ülkeleri bir birine vurduruyor topraklarda bölünmeler görülüyor.
Bu yüzden Batı daima; yaraları kaşıyor ve "Mezhep kavgaları"nı kışkırtıyor.
Orta Doğu'da; İran Irak Suriye Mısır Bahreyn Lübnan Katar Yemen hatta Türkiye'de "Mezhep kavgaları" çıkartılmak isteniyor.
Nitekim; bazı ülkelerde de kışkırtmalar başarılı oluyor.
Bir yandan ülkelerin içinde diğer yanda ülkeler arası "Mezhep kavgaları" gündemden düşmüyor.
Şu meşhur ve meşum "Genişletilmiş Büyük Orta Doğu Projesi" (GBOP) kafaları ve hedef aldığı ülkeleri karıştırmayı sürdürüyor.
Oysa "Mezhep kavgaları"nın özellikle İslam dünyası için çok kargaşalıklara çok kan dökülmelerine neden olduğu her seferinde ispatlanıyor.
Aslında asırlar önce; Kerbela'da yaşanan trajedi bile her şeyi çağrıştırıyor.
İnsan ister istemez "ha Yezid'in askerleri ha IŞİD'ın militanları" diye düşünmeye yöneliyor.
... Ve Şii şeyhin dediği gibi "İnsanlık namına ödenecek ödenmez bir kefaret var ortada."
Günümüzde yaşananları tarihin perspektifi altında Kenan Akın'ın orijinal fotoğraflarla güçlendirilmiş 12. kitabında bulmak mümkün görünüyor.