"Ruhun acısı bu derece sarsıcı bir fiziksel acıya sebep olabilir miydi? Öyle ki tüm organları ateş almış gibi sarsılıyor kendisine ne kadar hâkim olmaya çalışsa da istemsiz bir şekilde tir tir titriyordu. Karanlık acı ve umutsuzluk... Ölüm... Tüm bu acılardan umutsuzluktan ve ona bak göreceksin daha neler gelecek başına der gibi gözdağı verir bir edayla parmağını sallayan buz gibi geleceğinden kurtuluş... Huzura kavuşması çok uzun sürer miydi? Ölümün sıcak kavrayışına kavuşmadan önce şu anda çektiklerinden daha büyük acılar yaşaması mümkün müydü? Hiç sanmıyordu." Ölümü kurtuluş olarak görmeye yakışmayacak kadar genç nahif ve savunmasız bir kız... Ancak bir ejderhanın ağzına yaraşacak alevlerle yıllar boyu içinde büyüttüğü intikamını bir genç kızın saf varlığını kavurarak almaya yemin etmiş genç bir subay... Egoizmin doruğunda kendi bedensel doyumu ve çıkarları dışında hiçbir şeye değer vermeyen buz tutmuş kalbi dillere destan güzelliğini dahi gölgeleyen bir karadul... "Şeytanın Hatırası" umutsuzluğun acının ve garezin Yaradan'ın o mucizevi dokunuşuyla yaşama affedişe ve umuda dönüşmesinin romanıdır. Büyük resmi görüp güneşi gören ayçiçekleri misali yüzlerini umuttan yana çevirenlerin kalplerinde her şeye rağmen affediş pınarının tatlı huzurunu bulabilenlerin romanıdır. Çünkü umut varsa hayat vardır.