Varlığın ayak izlerine düşen kırıntılar ayak izlerinden çıktılar birleştiler ateşe dönüştüler Londra'yı bir ucundan yakıp yağmaladılar. Prensin şatafatlı düğününden sonra Londra'ya Chartist'lerin ve Oliver Twist'lerin kentine bu yakıştı. Sabit anlamlar ve değerler irkildi. Daha önce Paris'i aynı duruma düşürmüşlerdi. Yıkıcıların işi budur. Mülk ve devlet sahiplerini yıkmak. Özgün ve berrak dolaysız ve yalın vuruşlarla yerleşik bilinci parçalamak. Böyle bir çağda insanın en güzel eylemidir yıkmak. Devlet insanı ve doğayı sürekli yıkıyor nesneleri ruhlarından koparıyor her şeyi kendine benzetiyor. Yıkan yıkılmalıdır. Sokağa çıkan yıkıcı sadece devleti değil kendini de o sokakta yıkıyor; ileri bir insana doğru yıkıyor. Tarihi yapanlar seyirciler değil yıkıcılardır. Yıkıcılık insanla ortaya çıktı. İnsan var olduğu sürece o da var olacak. İnsan önüne çıkan engelleri yıkarak ilerler. İnsanın karşısına kendisi bir engel olarak çıkar bazen. İnsan kendisini yıkarak ilerler o zaman. Yıkıcılık her saniyede her yerde durmaksızın işler. Bilimsel bir keşifte bir diklenişte yeni yazılmış bir şiirde bir mayalanışta gülümser; ateş gibidir kalıbı ilkesi tabusu yoktur. Yıkıcılar devrimi yapar ve terk ederler; bu terk ediş devrim olmaktan çıkan devrimi yıkacaklarının bir işareti olarak belirir ve eninde sonunda sahneye çıkar yıkarlar. Onlara kim önderlik ederse etsin yıkarlar. İşleri yıkmaktır. Dağları tüneller halinde köhne binaları ise taş taş yıkarlar. Uçurumları demir köprülerle birleştirirler. Yeraltı karanlığını yıkar demiri ve kömürü çıkarırlar; onları da yıkar yepyeni şeyler yaratırlar. Yıkılmayacak hiçbir şey yoktur onların felsefesinde. Her şey eninde sonunda yıkılmayı hak eder. Yıkıcılar yıkılmaması gereken secde ettikleri en büyük değerleri bile yıkarlar. Aileyi devleti mülkiyeti inancı vb. yıkarlar. Eriştikleri her amacı yıkarlar. "Dinsizim" diyen inandığı kendi dinini yıkmıştır. "Hiçbir şeyin kalıcılığına inanmıyorum" diyen inancı yıkmıştır. "Devlet melanetin kaynağıdır" diyen devleti yıkmıştır. "Bir ölü gibi mülksüzüm ve her türlü mülkten nefret ediyorum" diyen mülkü yıkmıştır (Kitaptan). Daha çok roman ve öyküleriyle tanınan Oruçoğlu okurlarının karşısına bu kez yakından bildiğimiz edebi üslubuyla kaleme alınmış politik metinleriyle çıkıyor.