Eşiktekiler gecekonduları anlatıyor. Ama pek de alışık olmadığımız
bir pencereden bakarak. Gecekondu üzerine düşünüldüğünde akla
ilk gelen yoksulluk arabesk kent çeperleri öteki göç suç oranı
istihdam sorunu toplumsal cinsiyet eşitsizliği kentsel dönüşüm
gibi konulardır. Ancak bunlar tartışılırken gecekondularda
yaşayan geleneksel kültür çoğu zaman görmezden gelinir.
Oysaki gecekondu yaşamı kente sığamayan kültürel kodların
aktarım mekânı olarak günümüzde yaşayan zengin kültürel
mirasa ev sahipliği yapar. Örneğin hemen hemen her evin
bahçesinde bulunan tandırlarıyla geleneksel damak tadını
ve imece kültürünü yaşatır. Gecekondularda bahçelerindeki
atadan kalma tohum ve çekirdeklerden büyütülmüş meyve
ağaçlarıyla köyden getirilen ürünleriyle doğayla uyum
içinde bir yaşam sürdürülür. Cemrelerin düştüğünü
takvime bakmaksızın fark edebilen güneşin hareketleriyle
zamanı anlayabilen kadınlarıyla gecekondu zamanı
döngüseldir. Ayrıca bu mekânlarda sözlü kültür ürünlerini
belleklerinde saklayan ve çocuklarına al karısının
Nardaniye Hanım'ın Küllü Fatma'nın masallarını anlatan
hikâye anlatıcılarına da rastlamak mümkündür. Gecekondu
sokakları çocukların açık alanlarda çelik çomak met
yakar top gibi geleneksel çocuk oyunlarını oynayabildikleri
nadir mekânlardandır. Halihazırda kentte yaşamadığı
düşünülen kültürel miras kente gecekonduların gözünden
baktığımızda görünür hale gelir. Bu nedenle gecekondu
yaşamı halk bilimsel bir incelenmeyi hak etmektedir. Ne
var ki gecekondular son yıllarda yerlerini hızla çok katlı
apartmanlara bırakmaktadır. Bu değişim doğal olarak
gecekondularda yaşanan geleneksel kültürü de farklı bir
bağlama taşımaktadır. Bu bağlamda Ankara Yükseltepe ve
Başpınar mahallelerinde yapılan alan araştırması sonuçlarını
akademik insanî ve mekânsal bir dönüşüm hikâyesi olarak
ele alan bu kitap kaynak kişilerin deyişiyle 'bir gecede konan
evlerin bir günde uçurulduğu' bir dönemin hikâyesini insan
zaman ve mekân bağlamında çözümlüyor.