«Sevgi bir kere kalbe düştü mü
dilde de fazla saklı kalamazdı...»
Adam ve kız için geçmiş fazlasıyla karanlık ve puslu gelecek ise geçmişin hayaletlerinin üzerine kuruluydu. Şimdiyse kalpleri sevgiyle günden güne işlenirken ya bu karanlığı aydınlığa çevirecek ya da geçmişin hayaletlerine mağlup olacaklardı.
Geçmişin tüm acılarının üzerine yapılan bir evlilik genç çifte cennetten bir bahçe bahşedebilecek miydi? Yoksa cehennemin en kuytu mahzenlerinden birini mi sunacaktı? Geçmiş tüm gerçekliğiyle kalplerini bir örümcek ağı gibi sarmışken ya boğulacak ya da kendilerini sevginin kollarına bırakıp nefes almaya devam edeceklerdi.
Gerçek sevgi tüm geçmişin izlerini silebilir miydi?
Peki küçük bir çocukken döküle göz yaşlarını yaşanılan kimsesizliği unutturabilir miydi?