Başlık benim değil Hasan Erkek'in. "Sevdadan Kanadım"ı okurken ilk gözüm çarpan bu incelik oldu. Şair "ah bir bilsem anlatmanın inceliklerini/başka bir şey istemem dilimden" diyordu. Ve sanırım bunu yalnızca kendi adına kendi şiiri için değil hepimizin adına hepimizin şiirinin yerine de demiş oluyordu ki böylece bir ezberi de tersyüz ediyor ve şair sözüne inanmak gerektiğini güçlü bir incelikle duyuruyordu.
Güçlü bir incelik ya da inceliğin gücü. Hasan'ın şiirleri için söylenebilecek pek çok şeyin başında ve sonunda okuyana güçlü bir duygu olarak geçen şey de bu. Kitabı okuduktan sonra da süren yolculuğun nedeni de bu olmalı. Ben kendimi bazen bir Boğaz vapurunda bazen bir trendeymişim gibi duyumsadım ve galiba şairin yolculuğuna ben de katıldım. Çünkü kitabı bitirince bu aynı zamanda o vapurdan ya da trenden indiğimde demek de sayılır yitmesini bitmesini gitmesini istemediğim bir baş dönmesi yaşadım: "Bir karanlığın vardı bilirim/eğilip baksam başım dönerdi" diyor ya şair hem öyle hem değil.
Öyle çünkü şiirle uçurum ve karanlık aynı anlama geliyorsa aşk da başka ne anlama gelebilir ki? Aşkın karanlığı olmasa şiir bu kadar açık ve yalın olabilir miydi? Ben olamazdı diyorum ve baş döndürücü bir yolculukta şiirin uçurumuna ve aşkın karanlığına varmak için Hasan Erkek'in "Sevdadan Kanadım" kitabına hepinizi çağırıyorum.
Haydar ERGÜLEN