Türk toplumu son derece önemli ve radikal bir toplumsal değişme süreci geçirmektedir. Bu süreç toplumumuzun tarihî gelişiminin bir sonucudur. Bu toplumsal değişme sadece sayıya münhasır bir niceliksel değişme değildir; "niceliksel değişme"nin belirli bir 'eşik değeri'ne ulaşmış ve artık bir "niteliksel değişme"ye münkalib olma aşamasına gelmiş radikal bir değişmedir. Asıl sancılar bundandır.
Kanaatımıza göre söz konusu bu hâdiselerin üstünü kaplayan toz dikkatle tâmik edilirse bütün bu vakıaların vak'aların ve hâdiselerin çok önemli bazı radikal değişmelere ve bu değişmelerin de radikal yönelmelere delâlet etmekte olduğu farkedilebilecektir. Bunları burada kısaca bir "Devrim" olarak nitelendireceğiz.
Bizler fiilen yaşanmakta olan bir devrimin tam içerisinde bulunmaktayız. Bu devrim yeni başlamış değildir; kökü çok derinlerdedir; son zamanlarda vukua gelen günlük hâdiselerin politik dalgalanmaların büyük bir çoğunluğu ile doğrudan bir ilgisi yoktur. Bunun yanında belirtilmesi gereken en önemli karakteristiklerinden birisi de şudur: Devrim uzun bir süreye yayılmıştır hızı yavaştır şiddeti (argümanı) düşüktür o sebeple de ilk bakışta hemen dikkatleri çekmemektedir. Bizim onu "düşük şiddetli" olarak isimlendirmemizin asıl sebebi de budur.
Türkiye'de derinden dipten gelen bir dalga vardır: Fay hattı çatlamış toprak hareketlenmiştir; yer yürümektedir. Yer yürüyünce yer yerinden oynar.