Edebiyat Kasabı popüler kültürün iğdiş ettiği yozlaştırdığı hayatların iç yüzünü anlatıyor bize. İçe ve içine eğilemeyen insanların kabukta kalan cılız soluk alıp verişleri... İnsanın içsel ihtiyaçlarını değil de piyasa dengelerini gözetenlerin; insana hayata ve aşka dair kurabilecekleri cümleleri var mı? Roman Utku Vurgun'un şahsında bu acı gerçeği çözümlerken aynı zamanda bir zihniyetin eleştirisini de yapıyor.
Harun Bilgili genç okura tam da olması gereken yaşta hayatî bir uyarıda bulunuyor. Okumak mı istiyorsunuz o hâlde sonsuzu kurcalayan bir merakla yaşayın. Sabah uyandığınızda unutacağınız bir cümleyle bir kitapla bir hayatla yaşamak bir zulümden farksız. Edebiyat Kasabı bu bağlamda önemli bir hastalık teşhisi... Reçetesini tedavisini içinde taşıyan bir hastalık... Tıpkı insan gibi...
Okumak da yaşamaya benzer. Nasıl okursanız öyle yaşarsınız. Asıl soru şu mu acaba? Niçin okuyoruz? Edebiyat Kasabı bu sorunun izinde giden bir "hayat yoklaması"dır. İnsan gibi ve insana yaraşır bir hayat yaşamak sorduğumuz soruların kalitesine bağlı... Yazar her şeyin fiyatını bilen ama hiçbir şeyin değerini bilmeyen dünyaya sorularla meydan okuyor: "Neyi okumak? Niçin okumak?" Çünkü bilincimizi ve kalbimizi onaracak ruh bu sorularda saklı...
Ahmet Edip BAŞARAN