Kapkara paranla köylüden apak aldığın bu taşlar bu hudut Tedirginliğine aldırmadan kusacak seni Sabaha karşı vurduğun Sabaha karşı gizlice vurup öylece bıraktığın Öylece bırakmadan kafasını kesip mumladığın Boynuzları şimdi çiftliğin kapısında herkesi selamlayan Geyiğin son bakışını hatırla efendi Hançerlediğin boğazdan kuyruğa yardığın Etinde çağlayan her bir kurşunda zevkle titrediğin Hayvanların tarafına geçemeyeceksin Kalçalarını ayırıp ırzına geçtiğin hayvanların Aforozudur seni.
Zorbalığının şah damarından Öpecek geyik seni.
Nazlı Karabıyıkoğlu'ndan ilklerin sesi insanlığın; toprakla hayvanla ormanla gökyüzüyle ilk karşılaşmasının bu karşılaşmanın meydana getirdiği büyük gerilimin o gerilimin içinde saklı duran evrensel ortaklıkların ve itirazların sesi. Hem Ege'de hem Konya'da hem Kars'ta hem de bacaları pis pis tüten şehirlerin tamamında geçebilir mi hayat veyahut metin? Karabıyıkoğlu bu zor işi insanın hayvana eklenmesi eşitlenmesi toprağın yardımıyla kendini zaten orada bulması marifetiyle beceriyor.
Öykü mü roman mı yazdığını da umursamıyor. Yazmalıydı ve yazdı Hayvanların Tarafı'nı.
Şimdi sıra başka taraflarda.