Kurnaz olan der ki "sen bu işi bana bırak hallederim."
Zeki olan der ki "bu işi çözmenin tek yol şudur..."
Akıllı olan der ki "dur hele biraz düşünüp öyle karar verelim."
Elinizdeki bu kitap zeka ile kurnazlığın savaşında aklın bir kenarda durup beklemesini anlatmaktadır.
Bugün yaşadıklarımız gibi.
Akıl hiçbir şeyi çözememekte ve beklemektedir.
Kurnazlık siyasi arenayı alabildiğine kuşatmış halde.
Zeka da tüm tarih boyunca yaşadığı kısa mutluluklarla her şeyi çözdüğünü sanmaktadır.
Oysa insan beyninin mephistosu diyebileceğimiz kurnazlık her zaman akla da zekaya da üstün gelmiştir.
Sebebi mi?
İşte anlatılmak istenen de zaten bu...
Zeka ve akıl beynin nitelikli fonksiyonlarıdır.
Kurnazlık ise insan beyninin "ihtiras" durağıdır ve siz "dur" uyarısında bulunmadığınız sürece hiçbir durakta durmaz.
Daha da tuhafı sizin "dur" dediğiniz durak da zaten onun durmak istediği duraktır.
Tuhaf bir rapsodi ama çözülmüş bir bilmecedir bütün bunlar. Farkındalık ise bambaşka bir şey...