Dünya hızla değişiyor ve bu değişimin temel amili maalesef kapitalizm. Ortaya koyduğu bir üretim-tüketim döngüsüyle bir iktisadi mantık kadar bir yaşama biçimi de üreten kapitalizm bu haliyle özellikle kendi öncesi dünyasının asal belirleyicileri olan dinlere karşı ilan edilmemiş bir savaşım vermekte. Sekülarizm adı altında verilen bu savaşım bir din olarak tebarüz etmese de güçlü ideolojik desteklerle kapitalizmin sadece bir üretim-tüketim biçimi olmadığını da ortaya koymakta. Öyle ki kapitalizmin yarattığı bu değişimin basıncı dinsel yaşantılar kadar anlayışları da etkilemekte küreselleşen dünya bu basıncın etkisi altında giderek bir felakete doğru sürüklenmekte.
Ernest Gellner'e göre kapitalizmin vücut bulduğu dünyada etkili olan dört büyük din (İslam Hıristiyanlık Hinduizm ve Konfüçyüsçülük) içerisinden ayakta kalan tek din İslam. (Ernest Gellner Müslüman Toplum s. 17 Kabalcı Y.) İslam bir din olarak ayakta elbet ve Müslümanlar da dünyanın dört bir yanında kapitalizmin yarattığı bir küreselleşme biçimine karşı ayakta durmaya çalışmaktalar. Bu mücadele sadece kapitalizmin büyük ölçüde nüfuz ettiği Müslüman halkların yaşadığı topraklarda verilmemekte dünyanın her yanında sürdürülmekte.