Gökkuşağı bazen bir çocuk bazen de serçe parmağınıza düşen bir kar tanesidir. Ve gökkuşağı... Bazen de maskeli bir depremdir. Yıktıklarını da yıkan artçıları bitmeyen kırmızı siyah maskeli bir deprem.
Herkes kendi gökkuşağını çizer. Ama herkesin elinde aynı sayıda renk olmaz. Kiminkinde yedi kiminkinde beş kiminkinde üç ve kiminkinde de yalnızca bir renk olur.
Eski bir İrlanda inanışına göre gökkuşağının sonunda bulunmayı bekleyen bir altın küpü vardır. Gökkuşağının yedi rengi insan bilincinin aşamalarını simgeler ve başkalaşım yani bir biçimden başka bir biçime geçme sembolüdür. Gökkuşağı bizi benliğimize götüren köprüdür ve altın küpü de benliğimiz yani kaybedilmiş olan ve bulmamız gereken hazinedir.